Burun ve sinüsler, günde yaklaşık olarak bir ya da iki litre arasında ince mukus oluştururlar. Mukus, burun ve sinüsü döşeyen hücrelerin yüzeyinde yer alan, gözle gözükmeyen silia olarak adlandırılan süpürge gibi uzantılarla sürekli bir şekilde geriye doğru süpürülür. Mukus, kayar bir şekilde genize, oradan da aşağıya yemek borusuna gider ve farkında olmadan yutulur. Normal durumlarda, burun önden akmaz. Salgının yoğun olduğu ya da bu salgının arkaya gitmediği durumlarda burundan akıntı meydana gelir.

Artmış, ince, temiz salgı, basit bir soğuk algınlığı gibi üst solunum yolları enfeksiyonlarında, alerjide, soğuk havada, parlak ışıkta, bazı yiyecek ve baharatlarda, hamilelik ve hormon değişikliklerinde, farklı ilaçlar kullanıldığında doğum kontrol hapları, bazı yüksek tansiyon hapları ve yapısal bozukluklarda gözükebilir.

Vazomotor rinitte burun, tıkalı, şiş veya ıslak bir şekilde hissedilir. Burun, farlılıklara karşı aşırı hassastır ancak alerjik değildir. Artmış, kalın salgı genellikle, kışın soğuk havalarda, nemsiz sıcak ev ve binalarda yaşayan kişilerde gözükür. Sinüs ve burun enfeksiyonları ile bazı süt ürünlerinden oluşan alerji olayları da meydana gelir. Burun akıntısı, koyulaşıp, sarı, yeşil renk oluşmaya başlarsa, bakteriyel sinüs enfeksiyonu oluşması muhtemeldir. Çocuklarda, bu olay, burunda yabancı cisim olmasından da şüphe edilir.

Azalan salgı, sigara dumanı, endüstriyel kirlilikler, otomobil egzozu gibi çevresel uyarıcılar, burun akıntısını azaltır. Akıntı azaldığında, normalden daha yoğun bir şekilde koyulaşır ve aldatıcı olarak artmış mukus şeklinde oluşabilir. Burun hava akımının düzgün bir şekilde olmasını engelleyen burun yamuklukları da salgının azalması ya da çoğalmasına neden olabilir. Yaş ilerledikçe, burun salgısı azalıp, koyulaşır. Bu, boğaz akıntısı şeklinde hissedilebilir.

Burunu döşeyen dokunun bazı nadir gözüken hastalıklarında da mukus üretimi ya da akımı etkilenebilir. Yutma bozuklukları, sıvı ve katı gıdaların, ağızdan yemek borusuna kadar gitmesine yarayan karmaşık bir işlemdir. Ağız, boğaz ve yemek borusundaki kasların, birbirleri ile düzenli bir şekilde çalışmaları gerekir. Yutmada sorun olması, sıvı ve katı gıdaların boğazda birikmesine neden olabilir. Buradan, nefes borusuna ve ses tellerinin olduğu yere kaçarak, seste boğukluk, boğaz temizleme ve öksürüğe neden olabilir.
Yutma problemlemindeki birçok olay eşlik edebilir, yaş büyüdükçe, yutma kaslarının gücü ve aralarındaki iletişim azalır. Bun sebepten, tükürük bile mideye uygun bir şekilde gitmeyebilir. Uyku, sırasında yutkunma oldukça azalır ve tükürük birikebilir. Uyanıldığında öksürme ve boğazımızı temizleme ihtiyacı doğar. Stres ve gerginlik, her yaşta, stres ve gerginlik, boğaz kaslarını da kötüleştirerek, kitlenin boğazda düğümlenmiş olmasına neden olabilir. Her zaman boğazı temizlemek, mukus azlığının sebebinden dolayı, boğazın hassasiyetini yükseltir. Yemek pasajında kitle ve şişlikler, sıvı ve katı gıdaların geçişini yavaşlatabilir ya da engel olabilir.

Gastroözefajeal reflü, midede bulunan asitli muhtevanın, yemek borusu ve boğaza gitmesine verilen addır. Göğüste yanma, hazımsızlık, boğaz ağrısı, fazla gözüken şikâyetlerdir ve yemekten sonra sırtüstü yatınca artarlar. Mide ve yemek borusunun birleştiği yerin bir kısmının, diyaframın yukarısına kayması da aynı şikâyetlere sebep olur.

1 Yorum Yapılmış "Boğaz Akıntısı"